top of page
TEMASA SERGI
Sergi Tasarımı / Exhibition Design
Büsra Dilaveroglu / Burcu Nimet Dumlu / Muhammet Emin Sisman
2016
‘Güzergah’ kavrayışı mimarlıkta tesadüfen kullanılmaz. Çoğunlukla ‘promenat’ olarak mimari literatürde kendisini gösteren bu kavram, “gözün bir nesnenin nasıl göründüğüne bağlı olarak değişen algılayışının takip ettiği yol” demektir. Geleneksel kültürde bu ‘promenat’ kavrayışının bir karşılığı ‘temaşa’dır. Temaşa kavrayışında varlık, birlik ve çokluk arasında bağ kurar. Özne burada bağ kurduğu ‘nesne’ ile hemhal olur. Mimarlıkta bu hemhal olma hali deneyimle mümkündür. Uzaktan bakmanın verdiği güven duygusunun aksine dokunmak, koklamak, duymak, tatmak ile özne; yabancı bir varlığı kendi bedeninde duyumsama riskini kabul eder. Bu karşılaşmayla özne ile nesne arasındaki mesafe kırılır ve nesne deneyimden kopmuş, soyut ve aşkın bir form olmaktan yaşama katılan, öznenin bir parçası haline gelen bir ‘şey’e dönüşür.
Mimarlıkta nesne ve özne arasındaki mesafe göz merkezli paradigmanın etkisiyle deneyimi ikinci plana atarak, doğrudan eyleme odaklanır. Doğrudan eylem bu bakış açısıyla görmek olarak algılanır. Deneyimlemek görme merkezli paradigmanın tersine mekanın deneyimini ‘doğrudan eylem’ den ‘dolaylı eylem’e taşır. Oysa dolaylı eylem fikrinde, özne bakan gözün totaliter yapısının tersine diğer duyular ile etkileşim içindedir. Bu olasılıklar mekan için muhayyel bir paylaşım doğurur.
Görmenin dışladığı bir paylaşımdır bu. Beş duyunun tümünün deneyimlerini aktaran, deneyimin kendisi ve duyumun birliğidir. Çok boyutlu, çok duyumlu deneyimlerimizi bir duyguya indirgemek, sonsuz zenginliği bozmak, mimarinin olanaklarını kısıtlamaktır.
Eylem fikri bu nedenle mimarlıkta tasarımın merkezindedir. Bir yapının içsel dinamiklerini anlamadan, onu bir fotoğrafın hareketsiz nesnesi saymak, mekan ile eylem ilişkisini dışlamaktır. Bu nedenle mekan gündelik hayatta deneyimin katıksız bir parçasıdır. Mekan deneyimi, mimarlığın özü ve birebir yansımasıdır.
Bu araştırma bu nedenle mekan ve deneyim arasındaki ilişkiyi sorgular. Almanya’daki çeşitli yapıları eksen alan bu araştırma mimarlıkta atmosfer, boşluk, tarihsellik, topografya gibi kavramlarla tanınmış mimarların yapılarını kendi bağlamlarında değerlendirmeyi hedef alır.
Araştırma, Zumthor’un Bruder Şapel’i ve Kolumba Müzesi, Libeskind’ın Yahudi Müzesi, Eisenmann’ın Yahudi Anıtı üzerine temellendirilmiştir.
bottom of page